Açıklama:
Yanıt Açıklaması: ULUS DEVLETLERİN VARLIĞINI KORUYAN GEREKÇELER Küreselleşme ulus devletlerin varlığını gerçekten de tehdit etmektedir. Ancak soruna, küreselleşme insanların hangi sorunlarını çözüyor, hangilerini çözemiyor diye baktığımızda ulus devletlerin daha uzun süre varlıklarını koruyabileceklerinin gerekçeleri açığa çıkmaktadır (Kongar, 2001, s. 145-152). arasında nasıl dağıtılacağı konusunda bir çözümü bulunmamaktadır, insanların sosyal güvenliği ne olacak, çocuklar, özürlüler, yaşlılar ve iş bulamayanlar, çalışamayanlar nasıl yaşayacak sorularına cevap verememektedir. Öncelikle küreselleşme sosyal güvenlik ve refah sorununu çözemediği için ulus devlete ihtiyaç devam etmektedir. Ülke halklarının sosyal güvenliği ulus devletlerin sorumluluğundadır. Ancak burada sözü edilen ulus devlet, sosyal ulus devlettir. Çünkü liberal devlet anlayışı sosyal güvenlikle ilgilenmemekte ve piyasa mekanizmalarının bütün soruları çözeceğine inanmaktadır. İkinci olarak vatandaş yetiştirme kimin sorumluluğunda olacaktır. Çocuklara ülkelerinin dilini, tarihini, kültürünü kim öğretecektir. Küreselleşme bu işleri yerine getirmemektedir. Dil olarak İngilizce ve Amerikancayı kullanmaktadır. Eğitim açısından da ulus devletlerin varlığının devam etmesi gerekmektedir. Üçüncü olarak ülkeler arası toprak ve savunma sorunları hâlâ devam etmektedir. Ne bir dünya örgütü ne de dünyanın jandarmalığına soyunmuş Amerika Birleşik Devletleri öteki ülkelerin stratejik sorunlarını, güvenlik problemlerini çözebilmektedir. Ülkeler arası problemlerin barışçı yollarla çözülmesi herkesin arzusudur. Ancak yakın gelecekte böyle çözümlerin gerçekleşebileceği pek umut edilmemektedir. Sadece bu durum bile ulus devletlerin varlığını uzun süre sürdüreceklerinin en belirgin kanıtıdır. Küreselleşmenin ekonomik felsefesi olarak ortaya çıkan Chicago ekolu ya da moneter ekonomi veya Reganizm atcherizm denilen yeni liberalizmin, dünya kapitalizminin sık sık karşılaştığı krizleri önlemekte başarısız kaldığı bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçektir. IMF’nin bu felsefe doğrultusunda özellikle borçlu ülkelere önerdiği özelleştirme, devletin küçültülmesi, tahkim gibi politikalar sorunların çözümüne yardımcı olamamaktadır. Krizlerin aşılmasında çeşitli müdahalelerin gerektiğinin ortaya çıkması Yeni Keynesci politikaları gündeme getirmektedir. Yeni Keynesci politikalar ise kaçınılmaz olarak ulus devlet modeli çerçevesinde uygulanabilmektedir. Liberalizmin dünya ekonomik krizlerini önlemekteki başarısızlığı, ulus devlet modeli çerçevesinde ekonomik birimlerin önemini arttırmaktadır. 11 Eylül terörü, şarbon olayı, biyolojik ve kimyasal savaş tehdidi, denetlenemez bireysel terörün boyutları konusunda tüm dünyayı alarma geçirmiştir. Bu tür faaliyetleri denetim altına almak için ulus devletlerin şimdi olduğundan daha güçlü kılınması ve aralarındaki iş birliğinin arttırılması gereği ortaya çıkmıştır.